A. Anıl Ezergül – BİR TUTAM TOTEM

Murat Şeker’in Aşk Tutulması filmini muhtemelen hepimiz izlemişizdir. Fenerbahçe’ye duyulan tutkunun ne boyutlarda mucizelere sebep olabileceğıne inanmanın harika bir görsel şölenidir bu film. Hâlâ izlemediyseniz şiddetle tavsiye ediyorum.

Tabi ki filmdeki gibi egzajere olaylara muhtemelen hiçbirimiz tanık olmamışızdır. Ama takım tutan çoğu kişinin ve eminim ki özellikle biz Fenerbahçeliler’in çok acayip uğurları, diğer deyişle totemleri var. Bu yazıda bunlardan bazılarını bulacaksınız.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; sağlam bir totemci, yaptığı totemi kolay kolay deşifre etmez. Kendisiyle birlikte sürer gider bu. Ta ki yaptığı totemin işe yaramadığı ana kadar. Ya da paylaşmakta sakınca görmediği totemleri kendisi söylemekten çekinmez zaten. Burada sahipleri tarafından paylaşılmasında sakınca görülmeyen totemleri okuyacaksınız. Ama emin olun bu sadece buz dağının görünen yüzü.

Kendimden başlayayım. Eğer maç esnasında tribünde değilsem ve maçı televizyondan takip ediyorsam skorbordda Fenerbahçe’nin yeri neredeyse (ki genelde deplasman kısmı olur bu) televizyonun volume seviyesinin birler basamağı onlar basamağından yüksek olur. 34 gibi, 23 gibi, 25 gibi..

Saat dahil, takı kullanmayı çok seven birisi değilimdir. Bir tek küpelerim vardır kullandığım. Ama her ne olursa olsun, özellikle tribündeyken santra ile omuz omuzanın hemen sonrası o küpeler derhal kulaklardan çıkar. Derhal!

Derneğimizin başkanı Emre Sayar ağabeyimin hiçbir deplasmana Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan gitmeme gibi bir huyu vardır. Kilometrelerce yolu kara yolu ile gider, hatta gerekirse o deplasmana gitmekten vaz geçer ama eğer uçak Sabiha’dansa, ı-ıh. Asla! Dışarıdan bakanlara anlamsız gelen, bizim gayet iyi anladığımız bir durum bu.

Yine derneğimiz yönetim kurulu üyelerinden Serkan Bahar’ın enteresan birkaç totemi var. Paylaşabileceklerimi burada yazmak istedim. (Anladığınız üzere burada paylaşamayacaklarım da var.) Kendisi hiçbir maçta üzerindeki herhangi bir ürünü ilk kez kullanıyor olmamaya çok dikkat eder. Ayrıca evde izlenen bir macta maç sıkıntılı gidiyorsa annesi Semra Teyze hemen komşuya gider. Ya da maç esnasında evde bir misafir varsa, Serkan evde olsun olmasın misafiri bir şekilde evden çıkartır Semra Teyzem. Selam olsun kendisine buradan annemize, ellerinden öpüyorum.

Sıradaki totemimiz, derneğimizin genel sekreteri Barış Gündoğdu’dan geliyor. Kendisi sigarayı uzun süre önce bırakmıştı ne mutlu ki. Ancak sigara içtiği dönemlerde, eğer maç esnasında attığımız gol sigara içerkenki ana denk gelirse maç boyunca aralıksız olarak sigara içmeye devem ederdi.

Yine Barış’ın enteresan bir totemi daha var. Stadda aynı tuvalete ve aynı pisuvara gider her zaman. Hiç değiştirmez. Diğer bütün tuvaletler, bütün pisuvarlar bomboş olsa bile, sadece o ikinci pisuvar dolu olsa da, işini gören adamın arkasında bekler öyle. İlla ki oraya işeyecek! Yoksa maçı kazanamayız ona göre.

Bir totem de Serap Benk’ten.. Maç öncesi takım otobüsünden inerken futbolcuların birkaç tanesinin modunu düşük görmesin! Maç boyunca kendisi hiç oturmaz ve sürekli yürür. Eğer bir gün kendisini maç esnasında bir oraya bir buraya yürürken görürseniz bilin ki maç öncesinde takım otobüsünü izlemiş ve birkaç futbolcumuzu maça konsatre olmaya çalışırken görmüştür. Serap yürümezse o maç sıkıntılı geçer.

Taylan Cerrahoğlu’ndan geliyor bir tane. Maç sıkıntılı devam ediyorsa, formasını çıkartır ve tersten giyer. Ters çevirip giydiği formalar, çok puan kazandırmıştır ona göre bize.

Bir tribün grubundan tanıdığım Turan Abi ise forma çıkartma işini abartanlardan. Yıllar önce oynanan Erzurumspor deplasmanı. Hava maç esnasında -9 derece civarında. Kaç derece hissediyoruz Allah bilir ama. Sıkıntılı giden maçlarda üstünü çıkartmayı totem edinmiş Turan Abi, maçın başlarında yediğimiz gol sonrası, devre arası dahil yaklaşık 100 dakika o havada çıplak şekilde tribünde kaldı. Sonu zatürre tabi. Şu an sağlığı gayet iyi çok şükür. Toteme devam ama.

Kar ve soğuk demişken, 3 Temmuz sürecinde tanıdığım değerli büyüğüm Doktor Ali Duman’ın çok acayip bir huyu vardı bir zamanlar. Hâlâ devam ediyor mu bilmiyorum ama yazmazsam olmaz. Tribünde olmadığı maçlarda, maç başlamadan hemen önce telefon, televizyon, tablet gibi ne kadar kitle iletişim aracı varsa hepsini kapatır ve evinin çatısına çıkardı. Maç bitene kadar da orada öylece beklerdi. Kışın oynanan bir maçın ertesi günü kendisini serum ile görmüşlüğüm var.

Bu örnekler böyle uzar gider. Ama bildiğim bir şey var ki; Fenerbahçe sevgisi ve tutkusu gerçekten kelimelerle ifade edilebilecek bir şey değil. Bu yazdıklarımı, futbolla ya da sporla ilgisi olmayan herhangi birine anlatsanız ilk başta boş gözlerle yüzünüze bakar, ardından ruh sağlığımızın yerinde olmadığına kanaat getirerek yanımızdan sakince uzaklaşır. Ama bizim için gayet de normal şeyler öyle değil mi?

Ne mutlu ki biz Fenerbahçeliler, bu güzelliğe hep birlikte sahip çıkıyoruz, her şartta tutkumuzun yanında olmaya devam ediyoruz.. Kimsenin bunu anlaması gibi bir derdimiz de yok çok şükür.

Tribünde, evde, sokakta, stat tuvaletinin ikinci pisuvarında, evimizin çatısında, karda, kışta.. Her yerde, her zaman gurur duyuyoruz sevdamızla. Çünkü gerçekten başka Fenerbahçe yok.

Kanaryasın sen bizim canımız, seviyoruz seni can-ı gönülden!

A. Anıl Ezergül – 20.08.2023